Bu Blogda Ara

27 Ekim 2011 Perşembe

Dinler Arasında İslâm'ın Yeri

        İlk insan olan Hz. Adem (a.s.)aynı zamanda ilk peygamberdir. insanlığın ilk dini de hak dindir. Hz. Adem'den Hz. İsa'ya kadar gelen bütün peygamberler insanlara Allah'ın birliği inancını tebliğ etmişler ve Allah'a nasıl ibadet edileceğini öğretmişlerdir. Ancak bu peygamberlerintebliğ ettiği iman esasları ve dinî hükümler zamanla bozulmuş ve asılları kaybolmuştur.
        Bunun üzerine Yüce Allah, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s) aracılığı ile bütün insanlara son ve en mükemmel din olan İslâm'ı göndermiştir. Bugün yeryüzünde gerçek din, İslâm dinidir. Bâtıl dinlerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. Allah katında tek ve makbul olan din, İslâm'dır.
        Bu gerçek Yüce Allah tarafından Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmiştir :
'' Allah katında din şüphesiz İslam'dır.'' Kim İslam'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecektir. O ahirette de zarara uğrayanlardandır.

ORUCU BOZUP HEM KAZA HEMDE KEFFARETİ GEREKTİREN HALLER

Oruçlu olduğunu bilerek :

1. Yemek, içmek, (ister gıda maddesi, ister ilaç olsun)
2. Cinsi ilişkide bulunmak,
3. Sigara içmek.

KAZA : Bozulan orucun yerine gününe gün oruç tutmaktır.
KEFFARET : Bozulan bir günlük orucun yerine iki ay veya 60 gün peşpeşe oruç tutmaktır.

      Ramazan ayında niyet ederek oruca başlayan bir kimse özürsüz olarak bile bile yiyip içse veya cinsi ilişkide bulunsa orucu bozulur. bozulan bu orucun gününe gün kaza edilmesi, ayrıca oruç özürsüz olarak ve bile bile bozulduğu için de keffaret tutması gerekir.

      Başlanan bir orucu bilerek bozmanın dünyadaki cezası keffarettir. Yani 60 gün birbiri ardınca oruç tutmaktır. herhangi bir sebeple keffaret orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden başlayıp 60 günü kesintisiz tamamlamak lazımdır. Kadınlar keffaret orucu tutarken araya giren adet günlerini tutmazlar. adet halleri bitince ara vermeden temiz günlerinde oruca devam ederek 60 günü tamamlarlar.

Orucu Bozup Yalnız Kazayı Gerektiren Şeyler

1. Yenmesi mutad olmayan ve ilaç olarak da kullanılmayan şeyleri yutmak, ( toprak, pamuk, kağıt gibi)
2. Buruna ilaç çekmek,
3. Kulağın içine yağ damlatmak,
4. Abdest sırasında ağzına ve burnuna su alırken kendi elinde olmayarak boğazına su kaçmak,
5. Ağzına aldığı renkli ipliğin boyası tükrüğe geçip, boyanan bu tükrüğü yutmak,
6. Zorla orucu bozulmak,
7. Uyurken, başkası tarafından boğazına su dökülmek,
8. Ağız dolusu kendi isteği ile kusmak,
9. Akşam vakti girmediği halde, akşam oldu zannederek iftar etmek,
10. İmsak vakti geçtiği halde, imsaka daha vardır zannederek yemek içmek.

Orucu Bozmayan Şeyler

1. Oruçlu olduğunu unutarak yemeki içmek,( unutarak yiyip içerken oruçlu olduğunu hatırlarsahemen ağzını yıkayıp oruca devam eder, oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra boğazından aşağıya birşey geçerse orucu bozulur.)
2. Kulağına su kaçması,
3. Göze ilaç damlatmak,
4. Gece yıkanması gerekirken sabahleyin yıkanmak, 5. Kendi isteği olamdan kusmak,
6. İhtilam olmak, (yani uyurken cünüplük hali meydana gelmesi)
7. Kan aldırmak,
8. Kendi isteği olamyarak boğazına toz, duman girmesi,
9. Ağzındaki tükürüğü yutmak.


                     Oruçluya Mekruh Olmayan Şeyler

1. Gül ve misk gibi şeyleri koklamak,
2. Dişlerini fırçalamak,
3. Ağzına su alıp çalkalamak,
4. Burnuna su çekmek,
5. Yıkanmak.

                      Oruçluya Mekruh Olan Şeyler

1. Bir şeyin yutmadan tadına bakmak, ( eğer kadının kocası, yemeğin tuzundan dolayı karısına anlayışsız davranır, huzursuzluk yaparsa, kadın yutmadan yemeğin tuzuna bakabilir.)
2. Tükürüğünü ağzında biriktirip yutmak, ( eğer ağzında biriktirdiği tükürüğü dışarı çıkardıktan sonra yutarsa orucu bozulur.)
3. Kendini zayıf düşürecek derecede kan aldırmak, ağır işlerde bulunmak.

RAMAZANDA ÖZÜRSÜZ OLARAK ORUÇ TUTAMAMANIN HÜKMÜ

       Ramazan ayında oruç tutmak, Allah'ın kesin emridir. Müslümanların bu emri yerine getirmesi gerekir. Bir müslüman özürsüz olarak Ramazan ayında oruca niyet etmeyerek yiyip içerse tutmadığı günlerin orucunu gününe gün kaza etmesi gerekir, keffaret lazım gelmez. Çünkü, keffaret oruç tutmamanın değil, başlanan orucu bozmanın cezasıdır.
       Ramazanda özürsüz olarak oruç tutmayan günah işlemiş olur. Bundan dolayı tövbe ederek, Allah'tan af dilemesi ve orucunu vakit geçirmeden kaza etmesi lazımdır.
    

FİDYE

       Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ramazan ayının her günü için bir fidye verirler. Fidyenin tutarı aynen fitre kadardır. Bu fidyeler ramazanın başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazanın içinde veya sonunda da verilebilir.
        İsterse fidyelerin hepsini bir fakire topluca verir, ayrı ayrı fakirlere de verilebilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye güçleri yetmiyorsa Allah'tan bağışlanmalarını isterler. Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar eğer ileride oruç tutacak duruma gelirlerse tutamadıkları orucu kaza etmeleri kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nafile bağış sayılır.

Orucun Faydaları

1. Oruç ahlâkımızı güzelleştirir :
   
     Oruç, bize daima Allah'ı hatırlatır., sorumluluk duygumuzu geliştirir. kalbimizi kötü duygu ve düşüncelerden arındırır, başkalarına fenalık yapmaktan korur. Oruç, bize en güzel ahlâki davranışları kazandırarak âdeta melekleştirir. Oruç, gözleri harama bakmaktan, dili yalan ve çirkin sözlerden, kulakları haram şeyleri dinlemekten, mideyi haram yemekten, elleri kötü işler yapmaktan, ayakları kötü yerlere gitmekten korur.
     orucun farz olmasındaki hikmet, Allah'a karşı kulluk görevini yerine getirmek ve kötülüklerden sakınmaktır.


2. Oruç, insanın merhamet ve yardım duygularını geliştirir :

     Hayatında açlık nedir bilmeyen, varlıklı bir kimse, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gerektiği gibi anlayamaz. Fakat, bu kişi oruç tutarsa, açlığın ne olduğunu anlar ve yoksulların sıkıntılarını yüreğinde daha iyi hisseder, onlara karşı şefkat ve merhamet duyguları uyanır. bunun sonucu olarak da yoksullara yardım elini uzatır., sıkıntılarını gidermeye çalışır.


3. Oruç, insana nimetlerin kıymatini öğretir :

     İnsan, elinde olan nimetlerin değerini, ancak bunlar elinden çıktıktan sonra anlar, fakat iş işten geçtiği için bunun bir yararı yoktur. Oruç tutmakla bir süre nimetlerden uzak kalan insanın gözünde bu nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır. Bu anlayış insana, onları daha iyi korumasını ve nimetleri kendisine veren Allah'a daha çok şükretmesini öğretir.

4. Oruç tutmak insanı daha sağlıklı yapar :

     Senenin onbir ayında yorulan sindirim organları oruç sayesinde dinlenir. Ramazandan sonra daha güçlü bir şekilde görevlerini yaparlar. bilim adamları, orucun sağlık yönünden vücudumuza birçok faydası olduğunu belirtmişlerdir. Oruç sırasında vücutta depo edilmiş besin maddeleri harcanır, sonradan bunların yerine yenileri gelir, böylece vücutta bir yenilenme olur. Oruç bu yüzden sağlık bakımından çok faydalıdır.


5. Oruç, insana sabırlı olmayı öğretir :

    Oruç tutmakla, belirli bir zaman kendini yememeye içmemeye alıştıran insan, hayatta karşısına çıkabilecek güçlüklere kolaylıkla sabreder, acılara ve sıkıntılara dayanır. Gerektiğinde düşmanla savaşmaktan yılmaz, bu uğurda karşısına çıkabilecek sıkıntılara dayanmasını bilir.

Haccın Önemi ve Faydaları

       İslamın 5 şartından sonuncusu hac'dır. Hac, belli zamanda, belirli yerleri özel bir şekilde ziyaret etmektir.
Hicretin dokuzuncu yılında farz olmuştur. Hac hem mal, hem de beden ile yapılan bir ibadettir. Belirli şartları taşıyan müslümanların ömründe bir defa hacca gitmasi farzdır. Allah'ın her emrinde olduğu gibi haccın farz kılınmasında da bir çok hikmetler ve faydalar vardır.
       Çeşitli ülkelerden mukaddes topraklara gelen, dilleri ve renkleri ayrı olan müslümanların tek gaye etrafında bir araya gelmesi ve hep birlikte Allah'a yönelmesi İslâm kardeşliğini güçlendirir. Müslümanların birbiri ile tanışmalarını, birbirlerinin dert ve sıkıntılarına çare bulmalarını sağlar.
       Zengin- fakir her seviyede müslümanın ihrama girerek aynı kıyafet içinde bulunması insanlara eşitlik fikrini aşılar, mahşer gününü hatırlatır. Hac yolculuğu, insanın bilgi ve görgüsünü artırır, zorluklara karşı dayanma alışkanlığı kazandırır. Mala bağımlılığı azaltarak, fakirlere, yoksullara karşı merhamet ve yardım duygularını geliştirir.
       Sevgili peygamberimizin doğup büyüdüğü, İslâm dininin cihana yayılmaya başladığı kutsal yerleri görmek ruhlara manevi bir heyecan verir, dinî duyguları kuvvetlendirir. Kutsal yerlerde insan kendisini Allah'a daha yakın hisseder, yaptığı ibadetlere kat kat fazla sevab verilir. Allah'ın rızası için hac vazifesini yapan ve insanlara kötülük etmekten sakınanların (kul hakları hariç) bir çok günahı bağışlanır. Bu konuda Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur :
        '' Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınırsa, annesinin onu doğurduğu günkü gibi günahlarından arınmış olarak döner.''

              HAC KİMLERE VE NE ZAMAN FARZDIR


        Aşağıdaki şartları taşıyanlara hacca gitmek farz olur :
1. Akıllı olmak,
2. Erginlik çağına gelmiş olmak,
3. Müslüman olmak,
4. Hür olmak,
5. Haccın farz olduğunu bilmek. ( Bu şart müslüman olmayan ülkelerde müslümanlığı kabul edenler içindir. İslam ülkelerinde yaşayan müslümanlar için haccın farz olduğunu bilmemek özür değildir.)
6. Zorunlu ihtiyaçlardan başka hacca gidip dönünceye kadar kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin geçinebileceği maddî güce sahip olmak.
7. Durumuna uygun bir vasıta ile hac yolculuğunu yapabilmesi için vasıta ve yol masraflarını karşılayacak parası olmak.
8. Hac vazifesini yapabilecek zamana yetişmiş olmak.

        Saydığımız bu şartlardan başka hac vazifesini bizzat yapmak için şu şartların da bulunması gerekir. Bunlara haccın edasının şartları denir.

                  HACCIN EDASININ ŞARTLARI

1. Vücutça sağlıklı olmak, ( Kör, kötürüm ve hac yolculuğuna dayanamayacak kadar hasta ve yaşlı olmamak.)
2. Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, ( Hapiste olmak gibi )
3. Yol güvenliği olmak,
4. Kadının yanında kocası veya evlenmesi caiz olmayan bir mahremi bulunmak,
5. Kocası ölmüş veya boşanmış olan kadınların iddet süreleri bitmiş olmak.
        Bu saydığımız şartlara sahip olan bir kimsenin önündeki ilk hac mevsiminde hacca gitmesi farz olur.         

                 HACCIN FARZLARI

Birisi şart, ikisi rükün olmak üzere haccın 3 farzı vardır :
1. İhrama girmek (şarttır),
2. Arafatta vakfe,
3. Ziyaret Tavafı.

                 HACCIN ÇEŞİTLERİ

Yapılışı Bakımından Hac Üç Çeşittir :
        1. İfrad Haccı : Umresiz yapılan hac demektir. hacı adayı ihrama girerken sadece hacca niyet eder ve hac vazifelerini yerine getirir. ifrad haccı yapanlara kurban kesmek vacib değildir.

        2. Temettu Haccı : Umre ve haccı ayrı ayrı ihrama girerek yapmaktır. Hacı adayı önce umre için ihrama girip umre vazifelerini yapar ve ihramdan çıkar. Günü gelince yeniden ihrama girerek hac vazifelerini yerine getirir. Temettu haccında kurban kesmek vacibtir.

        3. Kıran Haccı : Umre ve haccı bir ihramda yapmaktır. Hacı adayı ihrama girerken hem umre hem de hacca niyet eder. Önce umreyi yapar, fakat ihramdan çıkmaz, sonra da haccı yapar. Kıran haccında da kurban kesmek vacibtir.

         Hacca gitmek isteyen bir kimse, bu 3 çeşit hacdan hangisini dilerse onu yapar. Usulüne uygun olarak hangisini yaparsa hac görevini yerine getirmiş olur.

18 Ekim 2011 Salı

CENAZE NAMAZI

        Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Ölü için duadır. Din kardeşinin günah ve kusurlarının bağışlanmasını Allah'tan dilemek, ona son vazifeni yapmaktır.

        Kimlerin cenaze namazı kılınır :

Bir ölünün cenaze namazının kılınabilmesi için 6 şartın bulunması gerekir. Bu şartlar şunlardır :

1. Ölünün müslüman olması,
2. Temiz olması, (Yani yıkanıp temiz bir kefene sarılması)
3. Cemaat önünde olması,
4. Ölünün tamamı veya bedeninin  yarıdan fazlası, yahut başı ile beraber yarısının bulunması,
5. Cenaze namazını kılacak kişinin (özürlü değilse) ayakta kılması,
6. Cenazenin yerde olması, omuzda veya hayvan üzerinde bulunmaması.

      Cenaze namazı farz-ı kifaye olduğundan bazı müslümanlar bu namazı kılarsa diğerlerinin kılmasına gerek kalmaz. Cenaze namazında cemaat şart değildir. Yalnız bir erkek veya kadın kılarsa farz yerine gelmiş olur. Diğer namazları bozan şeyler, cenaze namazını da bozar. Namaz kılınması mekruh olan üç vaktin dışında her zaman cenaze namazı kılınabilir.
      Cenaze namazının rükûnleri, dört tekbir ile kıyamdır. Selam vermek vacibtir. Cenaze namazında rüku ve secde yoktur.


      Cenaze Namazının Sünnetleri

1. Namazı kıldıracak imamın ölünün göğsü hizasında durması,
2. Birinci tekbirden sonra ''Sübhaneke okumak,
3. İkinci tekbirden sonra  ''Allahümme salli ve Allahümme barik okumak,
4. Üçüncü tekbirden sonra dua okumak.


      Cenaze Namazının Kılınışı

Cenaze yıkanmış ve kefene sarılmış olarak namazın kılınacağı yerde ''Musalla''ya konur. Cenaze cemaatin önünde bulunur. Namazı kıldıracak imam ölünün göğsü hizasında durur. Cemaat ayakta ve kıbleye karşı imamın arkasında saf tutar. Cemaatin üç saf halinde olması müstehabtır.
      Niyet ederken ölünün erkek veya kadın, erkek çocuğu veya kız çocuğu olduğu belirtilir.   
Namazı kıldıran imam : ''Niyet ettim Allah rızası için hazır olan cenaze namazını kılmaya (ölü erkek ise) şu erkek için duaya'' diye niyet eder.
       İmamın arkasındaki cemaat : ''Niyet ettim Allah rızası için hazır olan cenaze namazını kılmaya (ölü erkek ise) şu erkek için duaya, uydum imama diye niyet eder.


       Cemaattan biri ölünün erkek mi, kadın mı olduğunu bilemezse, şöyle niyet eder : ''Niyet ettim Allah rızası için imamın namazını kılacağı şu cenaze namazını kılmaya, ölü için duaya, uydum imama''

       Niyet ettikten sonra imam yüksek sesle, cemaat sessizce Allahu ekber diyerek birinci tekbiri alıp diğer namazlarda olduğu gibi ellerini kulak hizasına kaldırır ve göbek altına bağlar.

       İmam ve cemaat sessizce subhanekeyi okurlar. subhanekede diğer namazlarda okunmayan ''ve celle senaük'' cümlesi de okunur.

       Subhaneke okunduktan sonra eller kaldırılmadan imam açıktan, cemaat de sessizce Allahu ekber diyerek ikinci tekbiri alırlar. Hem imam, hem de cemaat sessizce Allahümme salli ve bariki okurlar.

      Sonra eller kaldırılmaksızın yine Allahu ekber denilerek üçüncü tekbir alınır ve cenaze duası okunur. Cenaze duasını bilmeyen onun yerine kunut dualarını okuyabilir. Kunut dualarını da bilmeyen ''Rabbena âtina fiddünya haseneten ve fil'ahireti haseneten ve kınâ azâbennâr'' ayetini okur.

      Bundan sonra eller kaldırılmadan tekrar Allahu ekber denilerek dördüncü tekbir alınır. ve bir şey okumaksızın önce sağ tarafa başımızı çevirerek ''Esselâmü aleyküm ve rahmetullah'' denir, sonrada sol tarafa çevirerek ''Esselâmü aleyküm verahmetullah'' denir ve böylece cenaze namazı bitirilmiş olur.

Yolcu Namazı

       Orta yürüyüşle 18 saatlik (yaklaşık 90 kilometrelik) bir yere gitmek için köyünden kasabasından çıkan kimselere misafir yada yolcu denir.
        Oturduğu köy veya kasabadan yola çıkan kimse varacağı yere gidinceye kadar misafir sayıldığı gibi, gittiği yerde 15 günden az kalmaya karar vermişse yine misafir sayılır. Gittiği yerde 15 günden fazla kalmaya niyet ederse misafir olmaktan çıkar.

        Dînimiz misafir veya yolcu olanlar için bazı kolaylıklar getirmiştir.
Misafir ve yolcu 4 rekatlık farz namazları 2 rekat kılar. Sabah namazının 2 rekat farzı ile akşam namazının 3 rekatlık farzını ve vitir namazını tam olarak kılar. Yolculuk sırasında vakit müsait ise; sünnetler kısaltma yapılmadan kılınır.

        Misafir olan bir kimse, misafir olmayan imama uyarsa, imam ile beraber farzı 4 rekat kılar. Misafir olan bir kimse misafir olmayanlara imamlık ederse, imam ikinci rekatın sonunda selam verir, misafir olmayan cemaat, kendi başlarına 4 rekatı tamamlar. Misafir yolculuk sırasında geçirdiği 4 rekatlık namazlarıyolculuktan sonra da 2 rekat olarak kaza eder. Misafir abdestle giydiği mestler üzerine üç gün üç gece meshedebilir.

        Misafir, ramazanda dilerse orucunu tutar, dilerse sonraya bırakıp memleketine dönünce tutar. Oruç tutmasında bir zorluk yoksa, orucunu tutması daha hayırlıdır. Misafir, cuma ve bayram namazlarını da kılmayabilir. Ancak kılarsa namazı olur. Cuma namazını kılamazsa, öğle namazını kılar.

        İşte bunlar yolculuğun sıkıntıları dikkate alınarak, dînimizin misafirlere tanıdığı kolaylıklardır.

Kaza Namazı

 Geçmiş Namazların Kazası :
         Bir namazı vaktinde kılmaya ''eda'', vakti geçtikten sonra kılmaya da ''kaza'' denir. namazı bile bile, özürsüz olarak vaktinden sonraya bırakmak büyük günahtır. Namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur. Ancak vaktinden sonraya bırakıldığı için Cenab-ı Haktan af dilemek lâzımdır.

         Beş vakit namazın farzları ile vitir namazı kaza edilir, vakit çıktıktan sonra sünnetler kaza edilmez. Yalnız sabah namazını vaktinde kılamayan kimse, aynı gün büyük kuşluk vaktine kadar farz ile birlikte sünneti de kaza eder. Kaza namazı kılmak için belirli bir vakit yoktur. Gece ve gündüz herzaman kılınabilir. Yalnız üç mekruh vakitte, yani güneş doğarken, güneş tam tepe noktasında iken ve tam güneş batarken namaz kılınmaz.

        Geçmiş namazları kaza ederken hangi günün hangi vaktinin namazı olduğunu bilemezseniz şöyle niyet edilir. ''Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalan ilk sabah namazının farzını kılmaya '' veya öğle, ikindi, yatsı. Onu siz hangisini kılacaksanız ona göre söyleyeceksiniz. İLK kelimesi yerine SON da diyebilirsiniz.
       Örneğin: ''Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalan son ikindi namazının farzını kılmaya'' denilebilir.

Teravih Namazı

      Teravih namazı yirmi rekattır. Erkekler ve kadınlar için sünnet-i müekkededir. Ramazan ayında kılınır. Hastalık veya yolculuk sebebiyle oruç tutamayan kimselerin de teravih namazını kılmaları sünnettir. teravih namazının camide cemaatle kılınması sünnettir ve sevabı çoktur. Evde de tek başına veya cemaatle kılınabilir. Ancak camide kılmak daha faziletlidir. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur :
      Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak allah rızası için Ramazan gecelerini ibadetle geçiren ( Teravih Namazını kılan) kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.

              TERAVİH NAMAZININ KILINIŞI

Teravih namazı yatsı namazından sonra kılınır. Yatsıdan önce kılınması caiz değildir. Vitir Namazı Ramazan ayında teravihden sonra kılınır. teravihden önce de kılınabilir.
        Yirmi rekat olan teravih namazı her iki rekatın sonunda selam verilerek kılınabildiği gibi, dört rekatta bir selam verilerek de kılınabilir. her iki durumda da 20 rekat tamamlanana kadar kılınır.

      Yatsı namazının son sünneti kılındıktan sonra teravih namazına başlanır. Namaz kıldıracak imam : ''Niyet ettim Allah rızası için Teravih namazını kılamaya, bana uyanlara imam oldum'' diye niyet ederek iftitah tekbirini alıp ellerini bağlar.
      İmamın arkasında kılan cemaat da ''Niyet ettim Allah rızası için Teravih namazını kılmaya, uydum imama'' der ve imamın tekbirinden sonra ''Allahu ekber diyerek tekbir alır ve ellerini bağlar.
     Bundan sonra imam ve cemaat sessizce ''Subhaneke''yi okur. Subhanekenin okunması bitince, ( cemaat ayakta başka birşey okumaz) imam sessizce eûzü-besmele, açıktan fatiha ve bir sure okur. Cemaatle birlikte rükû ve secdeleri yaptıktan sonra ikinci rekâta kalkılır.

     Burada yine imam sessizce Besmele, açıktan da Fatiha ve bir sure okuyupcemaatle birlikte rükû ve secdeleri yaparak oturulur.

     Bu oturuşta imam ve cemaat ''Ettehiyyatü, Allahümme Salli, Allahümme Barik ve Rabbena âtina...'' duasını okuyarak selâm verirler.
     Böylece 2 rekat kılınmış olur.

     Ayağa kalkılarak tarif ettiğimiz şekilde ikişer rekat kılınmaya devam edilir. on kez 2 rekat kılınınca 20 rekat teravih namazı tamamlanmış olur.
     Böylece teravih bittikten sonra 3 rekatlık vitir namazı da bunun peşinden kılınır.

Bayram Namazı

       Bayram sevinç günü demektir. Topluca kılınan bayram namazları müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin güzel bir göstergesidir. bayramlar müslümanları birbirlerine yaklaştıran, dargınlıkları ortadan kaldıran, kardeşlik duygularını kuvvetlendiren önemli günlerdir. Bayramlar Allah'ın mü'min kullarına birer ziyafet günleridir.
      Müslümanların yılda 2 dinî bayramı vardır :
1. Ramazan Bayramı
2. Kurban Bayramı

     Cuma namazı farz olan kimselere, bayram namazlarını kılmak vacibtir.Cuma namazının farz olduğu kimseler şunlardır:
1.Erkek olmak
2.Hür ve serbest olmak.
3.Mukîm olmak.( Yani misafir olmamak )
4.Sağlıklı olmak.
5.Kör olmamak.
6.Ayakları sağlam olmak.


Bayram Namazı 2 rekattır. Cemaatle kılınır. Bayram namazlarında ezan okumak, kamet getirmek yoktur. Bayram hutbesi sünnettir ve namazdan sonra okunur. Cuma hutbesi ise farzdır ve namazdan önce okunur.
      Diğer namazlardan farklı olarak bayram namazlarının birinci rekatında 3, ikinci rekatındada 3 kere olmak üzere fazladan 6 tekbir alınır. Bunlara ''zevaid tekbirleri'' denir.

         BAYRAM NAMAZLARININ KILINIŞI

Ramazan Bayramı Namazı
Birinci Rekat
1) Cemaat düzgün sıralar halinde imamın arkasında yer alır ve ''Niyet ettim Allah rızası için Ramazan Bayramı namazını kılmaya, uydum imama'' diye niyet eder.
2) İmam ''Allahu ekber'' deyipellerini yukarıya kaldırınca, cemaat de imamın peşinden aynısını tekrar ederek ellerini göbeği altına bağlar.
3) Hem imam, hemde cemaat sessizce subhaneke yi okur. Bundan sonra 3 kere tekbir alınır. Tekbirlerin alınışı şöyledir :

Birinci Tekbir : İmam yüksek sesle, cemaat da onun peşinden sessizce Allahu ekber diyerek ellerini yukarıya kaldırıp sonra aşağıya salıverirler. Burada kısa bir süre durulur.

İkinci Tekbir : İkinci defa Allahu ekber denilerek eller yukarıya kaldırılıp yine aşağıya salıverilir ve burada da birincide olduğu gibi biraz durulur.

Üçüncü Tekbir : Yine Allahu ekber denilerek eller yukarıya kaldırılır ve salıverilmeden bağlanır.

4) Bundan sonra imam, sessizce çektikten sonra, sesli bir şekilde Fatiha ve bir sure okur. Cemaat bir şey okumaz imamı dinler.
5) Rükû ve secdeler yapılarak ikinci rekat için ayağa kalkılır ve eller bağlanır.

İkinci Rekat :

6) İmam sessizce Besmele, açıktan da Fatiha ve bir sûre okur. Sûre bitince imam yüksek sesle cemaat de içinden ( birinci rekatta olduğu gibi ) 3 kere daha tekbir alır. Üçüncü tekbirden sonra eller bağlanmadan, dördüncü tekbir ile rükûa varılır sonra da secdeler yapılarak oturulur.
7) Oturuşta, imam ve cemaat , ''Ettehiyyatü, Allahümme Salli, Allahümme Barik ve Rabbena âtina...'' duasını okuyarak önce sağa, sonra sola selam verip namazı bitirirler. Namazdan sonra hutbe okunur.



        KURBAN BAYRAMI NAMAZI
1) ''Niyet ettim Allah rızası için kurban bayramı namazını kılmaya, uydum imama'' diye niyet edilir.
2) İmam ''Allahu Ekber'' diyerek iftitah tekbirini alınca arkasındaki cemaat da ''Allahu Ekber'' deyip ellerini yukarıya kaldırdıktan sonra göbeği altına bağlar.

       Niyetten sonrası aynen Ramazan Bayramı namazı gibi kılınır. Namaz bitince hutbe okunur.


       TEŞRİK TEKBİRLERİ
Kurban Bayramının bir gün öncesi olan Arefe gününün sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar yirmi üç vakit farz namazlarının peşinde selamdan sonra birer defa :
     ''Allahu ekber, Allahu ekber, lâ ilahe illellâhü vellâhü ekber. Allahu ekber ve lillâhi'l-hamd'' diye tekbir almak vacibtir. Buna ''Teşrik Tekbiri'' denir.

      Bu tekbir, hem cdemaatle, hemde tek başına kılana, yolcuya, yolcu olmayana, erkeğe ve kadına vacibtir.
      Teşrik günlerinde kazaya kalan namazlar teşrik günlerinde kaza edilirse teşrik tekbirlerini almak gerekir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilirse tekbir alınmaz.

Cuma Namazı

Cuma Namazı Kimlere Farzdır :
 Cuma namazının bir kimseye farz olması için, müslüman olmak, akıllı olmak ve erginlik çağına gelmiş olmaktan başka 6 şartın daha bulunması gerekir.

CUMA NAMAZININ FARZ OLMASININ ŞARTLARI

1. Erkek olmak ( Kadınlara farz değildir )
2. Hür ve serbest olmak.
3. Mukîm olmak. (Yani misafir olmamak )
4. Sağlıklı olmak.
5. Kör olmamak.
6. Ayakları sağlam olmak

     Bu şartlar kendisinde olmayan kişiye cuma namazı farz değildir. Ancak bu durumda olan bir kimse camiye gidip cumayı kılarsa o günün öğle namazı yerine geçer.

Cuma namazının sahih olmasının şartları :
1. Cumanın öğle vaktinde kılınması.
2. Namazdan önce hutbe okunması.
3. Cuma kılınan yerin herkese açık olması.
4. İmamdan başka enaz 3 erkek cemaat bulunması.
5. Cuma namazını kıldıranın, devletin görevlendirdiği veya izin verdiği bir kişi olması.
6. Cuma kılınacak yerin şehir veya şehir hükmünde olması.


CUMA NAMAZININ KILINIŞI

         Cuma günü öğle vakti ezan okunduktan sonra, önce 4 rekat olan ilk sünneti kılınır. Bunun niyeti şöyledir. ''Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının ilk sünnetini kılmaya.''
         Cumanın ilk sünnetinin kılınışı aynen öğle namazının 4 rekat sünneti gibidir. Sünnet kılındıktan sonra caminin içinde bir ezan daha okunur ve imam minbere çıkarak hutbe okur. Hutbe bitince kamet getirilir ve cumanın 2 rekat farzı cemaatle kılınır. İmamın arkasındaki cemaat şöyle niyet eder. ''Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının farzını kılmaya, uydum imama''.

         Farzdan sonra cumanın 4 rekat son sünneti kılınır. Bunun kılınışı da cumanın ilk sünneti gibidir. Niyeti şöyledir: ''Niyet ettim Allah rızası için cumanın son sünnetini kılmaya.''

        Cuma namazı böylece tamamlanmış olur.

Bundan sonra dileyen 4 rekat  ''Zuhri Âhir = son öğle '' ile 2 rekat da vakit sünneti kılar.

       Son öğle namazına : ''Niyet ettim Allah rızası için vaktine yetişip henüz kılamadığım son öğle namazını kılmaya '' diye niyet edilir. Bu son öğle namazı, Öğlenin 4 rekat farzı gibi kılınmakla beraber sünnetlerde olduğu gibi 4 rekatın hepsinde fatiha dan sonra sûre okunması daha iyidir.

      İki rekat vakit sünnetine de şöyle niyet edilir : ''Niyet ettim Allah rızası için vaktin sünnetini kılmaya.'' Bu namazda sabah namazının sünneti gibi kılınır.

      Mazereti olmadan 3 cuma peşpeşe cuma namazını kılmayan kişiyi Allah-u Teala kıyamet günü kızgın bir şekilde karşılayacaktır.
 

13 Ekim 2011 Perşembe

Zekat Verilmesi Gereken Mallar ve Zekat Miktarları

1. Altın: En az 80,18 gram veya daha fazla olursa kırkta biri,
2. Gümüş : En az 561 gram veya daha fazla olursa, kırkta biri,
3. Para : En az nisab miktarı veya daha fazla olursa paranın kırkta biri, ( paranın nisabı, yani parada zekat vermeye esas olan zenginlik ölçüsü, en az 80,18 gram altın karşılığı paraya sahip olmaktır.)
4. Ticaret Malları : En az nisab miktarı para değerinde veya daha fazla olan her türlü ticaret malının kırkta biri,
5. Koyun ve Keçi : Kırk koyun veya keçide bir koyun veya keçi,
6. Sığır ve manda : Otuz sığır veya manda için 1 yaşını tamamlamış dana,
7. Deve : Beş deve için 1 koyun veya keçi.

        Hayvanların sayısı arttıkça zekatın miktarı da değişir. Arazilerden elde edilen ürünlerin zekatı da daha farklıdır.
        Yukarıda sayılan malların zekatları kendi cinslerinden verilebileceği gibi, bunların değerleri para olarak da verilebilir.
        Zekatın sahih olmasının şartı niyettir. Zengin bir müslüman fakire zekat verirken kalbi ile niyet etmesi gerekir, diliyle söylemesi şart değildir.

       Saime olan sığırlrda zekat nisabı otuzdur. Bundan azı için zekat gerekmez. Otuz sığırdan kırk sığıra kadar zekat olarak iki yaşına basmış erkek veya dişi bir buzağı verilir. Kırk sığırdan altmış sığıra kadar, üç yaşına girmiş erkek veya dişi bir dana verilir. Tam altmış sığır olunca, birer yaşını bitirmiş iki buzağı verilir. sonra her otuzda bir buzağı ve her kırkta bir dana verilmek suretiyle zekat hesap edilir.
       Örnek:
Yetmiş sığır için bir buzağı ile bir dana zekat verilebileceği gibi, seksen sığır için de iki dana, doksan sığır için üç buzağı, yüz sığır için bir danaile iki buzağı ve yüzon sığır için de dört buzağı veya üç dana vermek arasında sahibi serbesttir. Çünkü bunda dört oruz ve üç kırk vardır. Daha fazla sayılar için de bu şekilde hesap yapılarak zekat yerine getirilir.
       Zekat verme bakımından sığır ile manda arasında fark yoktur., bunlar aynı cins sayılır. Zekat hesaplanırken bunlar karışık olunca birbirlerine katılarak sayılırlar. Yirmi sığır ile on manda bulunsa, bunlar için iki yaşına girmiş bir buzağı zekat verilir. Bu iki cinsten hangisi fazla ise, zekat o fazla cinsten verilir. Her iki cins eşit ise, değerleri az olan cinsin en iyisinden veya, değeri yüksek olan cinsin en düşüğünden zekat verilir. Sığırlar değer bakımından düşükse, bu sığırların en iyi buzağılarından zekat verilir ve bu şekilde denge sağlanmış olur.

Zekat Kimlere Verilir

Zekat verilecek kimseler şunlardır :
1. Fakirler : dîni ölçülere göre zengin sayılmayan, nisab miktarı malı olmayan kimseler.
2. Yoksullar : Hiçbir şeyi olmayanlar,
3. Borçlular : Borcundan fazla nisab miktarı mala sahip olmayanlar,
4. Yolcu : Memleketinde malı olduğu halde yolda parasız kalan, elinde birşey bulunmayan kimselerdir. (Bunlara memleketlerine varacak kadar zekat verilebilir.)
5. Allah yolundakiler : Bunlar cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp kendisini ilme vermiş olan kimselerdir.

       Zekat verirken şu sırayı gözetmeliyiz:
Önce kardeşler, kardeş çocukları, amca, hala, dayı ve teyze, sonra diğer akraba ve komşular, bunlardan sonra mahallesinde ve oturduğu memleketteki fakirler. Aldığı zekat parasını günah yolunda harcayacak veya israf edecek kimselere değil, gerçek ihtiyaçları için harcayacak fakirlere vermek daha iyidir.

Yemin Kefareti

      Geleceğe dair bir şeyi yapacağına veya yapmayacağına yemin edip de yemininin bozan kimse keffaret olarak, on fakiri giydirir veya on fakire birer fitre miktarı para verir. Bunları yapmaya gücü olmayanlar üç gün peşpeşe oruç tutar (keffaret orucu).

ADAK KURBANI

      Adak, bir kimsenin yapmak zorunda olmadığı bir şeyi kendisine vacib kılmasıdır.

Adaklar İkiye ayrılır :
1. Hiç bir şeye bağlı olmayarak yapılan adaklar :
    Bir kimse, '' Allah rızası için bir kurban keseceğim'' diye adak yaparsa kurban kesmek kendisine vacib olur ve bu adağını dilediği zaman yerine getirir.

2. Bir şeyin olmasına veya olmamasına bağlı olarak yapılan adaklar :
    Mesela : ''Hastam iyileşirse Allah rızası için bir kurban keseceğim'' diye adakta bulunan bir kimsenin hastası iyileştiği takdirde kurban kesmesi vacib olur. Dediği iş gerçekleşmeden kurban kesmesi sahih değildir.
    Adaklar ancak kurban edilecek hayvanlardan olur. Tavuk, horoz gibi hayvanlardan adak kurbanı olmaz.

    Adak kurbanının etinden adağı yapanın kendisi, eşi, babası, anası, dedeleri, nineleri, çocukları yiyemiyeceği gibi, nisab miktarı mal veya parası olup dinimize göre zengin sayılanlar da yiyemez. Adak kurbanının tamamının fakirlere dağıtılması şarttır.

Kurban Olarak Kesilmesi Caiz Olan Ve Olmayan Hayvanlar

Hayvanlardan sadece koyun, keçi, sığır, manda ve deve kurban edilir. Bunlardan koyun ile keçi 1 yaşını, sığır ve manda 2 yaşını, deve 5 yaşını bitirmiş olmalıdır. Ancak koyun 6 ayını tamamladığı halde 1 yaşını doldurmuş gibi gösterişli olursa, kurban edilebilir. keçi için böyle bir durum yoktur. 1 yaşını doldurması şarttır.
        Koyun ve keçi bir kişi için kurban olur. Sığır, manda ve deve 1 den 7 kişiye kadar ortaklaşa kurban edilebilir. Bu hayvanların boynuzsuz olması, boynuzunun biraz kırık bulunması, dişlerinden birazının dökülmesi ve topal olmaları kurban olmalarına engel değildir.


   ŞU KUSURLARDAN BİRİ HAYVANDA BULUNURSA KURBAN OLMAZ
1. Bir veya iki gözü kör olan,
2. Boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış olan,
3. Kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası kopmuş olan,
4. Ayağının üzerine basamayacak derecede topal olan,
5. Kulakları ve kuyruğu doğuştan olmayan,
6. Dişlerinin çoğu dökülmüş olup, karnını doyuramayan,
7.Hasta olan,
8. Kemiklerinin içinde iliği kalmamış derecede zayıf olan,
9. Meme başları kopmuş olan,
10.Koyun ve keçinin memelerinden biri kurumuş olursa, sığır cinsinden de ikisi kurumuş olursa.
   
        Ayrıca, tavuk, horoz gibi hayvanlarla, eti yenen diğer yabani hayvanlar kurban olmazlar.

Kurbanın Eti ve Derisi ile İlgili Yapılacak İşler

Kurbanı kesen kimse, kurbanın etinden kendisi yiyebileceği gibi başkalarına da yedirebilir.
      Kurban etini üçe bölerek : Bir bölümünü kurban kesmeyen fakirlere dağıtmalı, Diğer bölümünü akraba ve dostlara hediye etmeli, kalanını da kendisi ve aile fertleri için ayırmalıdır. Kurban etinin tamamını vermek de caizdir. Kurban eti ve derisi satılmaz, bundan kasap ücreti ödenmez. Kurban derisini seccade veya evde kullanılacak bişeyler yapmak caiz olduğu gibi bir fakire veya hayır işlerine hizmet eden kuruluşlardan birine de vermek caizdir.

Kurban Ne Zaman Ve Nasıl Kesilir

Kurban kesiminin vakti, Kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günüdür. Üçüncü günün akşamından sonra kurban kesilmez.
        Kurbanı kesmeye götürürken hayvana iyi davranmalı, itip kakarak götürmemelidir. Hayvana zahmet vermemek için bıçak iyi bilenmiş olmalı, kurbanı elinden gelirse sahibi kesmelidir. Elinden gelmeyen başkasına kestirebilir.
       Kurban edilecek hayvan sol yanı üzerine ve kıbleye karşı yatırılır. Kesecek kişinin kendisi, ''Bismillahi Allahu ekber'' diyerek hayvanın çene altından yem borusu, nefes borusu ve şah damarını keserek kesim işi bitirilir. Hayvanın canı çıkmadan başını bedeninden ayırmak ve derisini yüzmeye başlamak mekruhtur. Kurban keserken bilerek besmele söylenmemiş ise hayvanın eti yenmez.

Kimler Kurban Keser

Aşağıdaki şartları taşıyan kimselerin kurban kesmesi vaciptir :
      1. Müslüman olmak,
      2. Akıllı olmak,
      3. Erginlik çağına gelmiş olmak,
      4. Hür olmak,
      5. Mukim olmak, (Yani misafir olmamak)
      6. Nisab miktarı mal ve paraya sahip olmak. (Kurban nisabında mal ve paranın üzerinden bir senenin geçmesi şart değildir.

Kurban Kesmek

Kurban ibadet niyeti ile belirli vakitte, kurbanlık hayvanı kesmektir.
       Kurban kesmek, mal ile yapılan bir ibadettir ve vaciptir. Hicretin ikinci yılında emredilmiştir. Kurban Allah yolunda gösterilen bir fedakarlık, onun verdiği nimetlere karşı şükran borcunu yerine getirmektir.
       Zenginlerin kestikleri kurban etlerinden fakirleri yararlandırması, müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik duygularını güçlendirir. Varlıklı insanlarla birlikte yoksullar da sevinir. Kurbanla gelen bu sevinç toplumun huzur ve mutluluğunu artırır.
       Sevgili peygamberimiz, ''Kim mal genişliği bulur da kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın.'' buyurarak kurban kesmenin nasıl önemli bir görev olduğunu belirtmiştir.